x5

Serap Kökten

31 Mayıs İstanbul doğumlu. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Plastik Sanatlar bölümü yüksek lisans mezunu. 2004 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdi. İllüstratör Ufuk Suçsuzer den desen eğitimi, Prof. Zahit Büyükişleyen, Ergin İnan, Canan Beykal, Kaya Özsezgin, Prof. M. Turan Aksoy, Sinan Demirtaş, Ferhat Özgür gibi hocalardan teorik ve pratik dersler aldı. Sanatçının çalışmaları Rh+artmagazin, Yky Sanat dünyamız, Hürriyet gösteri , Ayrıntı Dergi, Lebriz ve Artfulliving online dergilerinde yer alan bazı makalelerde görsel örnek olarak kullanıldı. 2015 yılında çalışmalarının tamamı Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümünde düzenlenmiş olan VII. Uluslararası Genç Sanat Tarihçiler Sempozyumunda kabul edilen “KOLEKSİYONER İÇİN ÇOĞUL ESTETİK ÖNERİSİ” adlı sempozyum bildirisine konu olmuştur. Eserlerinden bazılarına 2016 yılında yayınlanan ‘Estetiğin Çağdaş Retorikleri ‘ adlı kitapta yer verilmiş ve kapak fotoğrafı olarak kullanılmıştır. 2017 yılında ‘Coğrafya Kaderdir’ adlı eseri Tanıl Bora’nın ‘Cereyanlar’ adlı kitap tanıtımında yazar Murat Bjeduğ tarafından T24 bağımsız haber sitesinde görsel örnek olarak yayınlanmıştır. Aynı yıl yazar Murat Bjeduğ’ un ‘Bilincin ötesindeki Işık… Serap Kökten Eserleri ve Sanatı Üzerine’ ve 2018 yılında ‘Ölümsüzlüğün Dansı’ adlı yazıları T24 bağımsız haber sitesinde yayınlandı. Özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Sanatçı çalışmalarına kendi atölyesinde devam etmektedir.

Hayal gücünü, sanat kurallarının dışında kullanabilme işi başlangıç noktasıdır.
İnsanın dış dünyaya oynadığı “tiyatro” nun aksine, içinde yaşattığı kişisel gerçekliği, imgelerle buluşturup bunu fütursuzca resmetmek, bilinçaltına itileni vurgulamak ve görünmeyeni kurcalamak, çağın yükselen değerleri karşısında toplumun bunalıma düşen insana çözüm üretememesi ve doğal olarak “ruhsal derinliğin” sorgulanması, bunun akabinde meydana gelen anlık çöküşler ve ruhsal kabarmalar dolayısıyla insanın içinde yaşadığı ‘Med-Cezir’ tuval yüzeyine entegre eder.

Bütün bu edimsel haller kendini düşsel şekliyle gösterir ve imgelemin tüm ayrıntıları bıraktığı soyut düşünceleri sembollerin yol gösterici gücüyle birleşir.

Kültürel öğelerimize ait izler.. Salt klasik bir gelenek değil taşınan simgesel imgeler.. Charles Baudelaire, Albert Einstein, İbn-i Sina, Ömer Hayyam, Charlie Chaplin, Herakleitos, Friedrich Nietzsche ve İbn-i Haldun’un düşünsel ritüelleridir aslında…

“Gün ışığında görünen değil, alacakaranlıkta keşfedilmeyi bekleyen gerçeklik”
Bize sunulan görüntünün bir bakıma ‘durağan’ lığın ötesinde, görmek istediklerimiz, imgelem gücü ile algıladıklarımız dolayısıyla ruhun sorgulanması ‘devingen’ liği ve zaman zaman da bu karşıtlığın birlikteliği. Soyut düşünceyi sembollerle ifade etmek ise bu yolculuktan arda kalan…

Gerçeklerden, estetik geleneklerden ve kurallardan arınmalı. Bu hayal oyununa bu şekilde dahil olmalı.