Kritik – İçimizdeki Gel-Git ler – Adem Yeşilyurt

Kategori: Medya | 0

İçimizdeki Gel-Git ler

Serap Kökten’ in, genelde sanatın duyarlığına, özelde resim sanatına ilgisi çocukluk yıllarından başlayarak süregeldi. Resmin büyülü dünyasındaki yolculuğu sırasında; yaratma itkisinin en önemli cevheri olan naif olma özelliğini özenle korudu. Sanatçı, değişik malzeme ve teknik olanaklardan yararlanarak resimde devingen bir biçim-biçem-içerik sunumu yarattı.

Doğadaki varolma halinin sıradanlığına düşmeden, özellikle bireyin içsel dünyasıyla çevresi arasında yaşanan problemleri cesur ve figüratif imgelerle dışavuran sanatçı için resim; ”Geleceğe yönelik manevi yatırım ve ruha yapılmış etkili bir masaj’ dır”.

Serap Kökten, yer yer Peter Bruegel yapıtlarında karşılaştığımız usta işi ve bilgelik dolu ruh hali çözümlemelerine yer vermiş, bazen de tıpkı Chagal resimlerinde karşılaştığımız, Dostoyevsky romanlarından aşina olduğumuz bireyin içsel dünyasındaki hüzünlü, ironik vurgulara yer vermiştir. Hemen tüm majör sanatçılarda karşımıza çıkan ikona objeler, deforme edilmiş insan ve nesne ifadelerine deyim yerindeyse görsel sıfatlar ekleyerek vurgu yapmıştır.

Sanatçı ; ‘Resimlerimdeki dışavurumum, dış dünyamızda sergilediğimiz “tiyatro” nun aksine, iç dünyamızdaki dalgalanmalar, fırtınalar, dinginlik, özlemler, tabular, baskılar, hisler ve bunların iç alemdeki ürküten şeffaflığı, kısacası sizi huzursuz eden, anlatmak için sabırsız kılan, sonunda tuval gerçekliğinde şeklini bulan alemlerin iç gıcıklayan hikayeleridir….diyerek, resimlerinin algı evrenimizdeki karşılığına ışık tutmaktadır.

Serap Kökten, başta yağlı boya olmak üzere karışık teknik ve kolaj tekniğini benimsemiştir. Resimlerinde yer yer yüzeyi örten boya katmanlarını ritimsel ve sarmal çizgiler takip etmektedir. Resimde kullanılması belirli düzeyde cüret ve cesaret gerektiren soğuk renkleri duru bir müzik melodisini çağrıştıran çizgiler takip eder. Figürler içerikteki anlama bağlı olarak deforme edilir. Vurgular tuvalin yüzeyinde sıkışmış izlenimi yaratır. Bu da biçimde yakalanan ifadenin içerikteki imgeye, anlama transferine referans eder.

Çalışmalarındaki en belirgin aykırılık,  renk ve biçim standartlarının dışına çıkma isteğidir. Sanatçı ne kadar gündelik objeler ya da alegorik teması olan ikonalar resmetse de; geleneksel biçim vurgusunun olanaklarına açıkça sırt çeviriyor. Yüzey sürekliliğinin olmadığı bu tuvaller yarattığı biçimsel heyecan ve keşiflerin yanı sıra içerikle de sıkı sıkıya bağlıdır.

Sanatçı, sürrealist ressamlarda karşılaştığımız bilinç-bilinç dışı zıtlığını özellikle konu edinmiş gibi gözükmektedir. Bu bağlamda Dali nin özel bir yeri vardır. Bunun yanı sıra resimde devrim yaratan ve öncelikle yüzey algımızı alaşağı eden ünlü üstat Picasso’ya da özel bir ilgi duymaktadır. Özellikle teknik bir incelik sayabileceğimiz çizgisel uyum-ritim-birim uygulamaları konusunda Abidin Dino ya referans etmektedir.

Sanatçı, toplumsal sözleşmelerden zararlı çıkmış bireylerin iç dünyasındaki gel – git lere ayna tutarken bastırılmış olan onca tuhaflığı cesurca tuvalin gönderine çeker. Toplumsal yaşamın kaygı verici gelişmelerinin başında yer alan ‘baskı’, bazen bilinçsiz çocuk yapma olgusunu, bazen kaçış, tedirginlik, arayış ve zaaflara yenilmeyi, sonunda da içe dönüşü beraberinde getirir.Toplumsal yaşama dair bu olumsuzluklara sırtını dönmek yerine onunla yüzleşen bir sanatçıyla karşı karşıyayız.

Serap Kökten, ‘yeteneğin doğuştan, yaratıcılığın ise çalışarak kazanıldığını’ özellikle vurgular ve Matisse’ in ”Bir işçi gibi çalışmalısınız. Önemli bir yapıt yaratmayı başaran her sanatçı böyle çalışmıştır. Ben yaşamım boyunca her gün sabahtan akşama değin çalıştım”. sözünü anımsatır bizlere.

Adem YEŞİLYURT
Yazar – Sanat Eğitmeni